Eskişehir’deki ‘Şarhöyük’ kazılarında geç Frig dönemine ait tabakalara ulaşıldı

Koronavirüs salgını nedeniyle Şarhöyük’te 2 yıl orta verilen hafriyat çalışmalarına bu yıl tekrar başlandı.

Bilim heyetiyle birlikte 15 kişilik takımla yürütülen hafriyatlarda, taş temel üzerindeki kerpiç yapılaşmaların devirlerine ilişkin bulgular elde edilmeye çalışılıyor.

‘6 BİN YIL ÖNCESİNE AİT’

Kazı Lideri Doç. Dr. Mahmut Bilge Baştürk, ulaşabildikleri dataların yaklaşık 6 bin yıl öncesine ilişkin olduğunu lisana getirerek şunları kaydetti:

“Bu dataların dışında erken tunç çağı ile ilgili çok kıymetli bilgilere ulaşıldı fakat, mimari katman olarak Hitit, yaklaşık 7-8 metre Hitit dolguları ve onun üzerinde Frig, onun üzerinde Helenistik, onun üzerinde Roma, onun üzerinde bir Bizans kalesi. Bu formda 8 farklı kültürel evreyi burada takip edebiliyoruz. ‘Şarköyük Höyük Konisi’ 450×500 metre boyutlarında Anadolu’nun değerli büyüklükteki höyüklerinden biri. Etraf yolu kenarında bir nekropolle birlikte epey geniş bir alanı kapsayan bir yer.”

‘M.Ö 4. YÜZYILDAN KALAN YAPILAR’

Baştürk, bilim heyetiyle bir arada 15 kişilik grupla çalışmaları sürdürdüklerini belirterek, “Aslında 2019’da kaldığımız yerden devam ediyoruz. Erken Helenistik katmanları tespit etmiştik 2019 yılında ve bunların altına hakikat inmeye başlamıştık. Şu anda geç klasik yahut geç Frig diyebileceğimiz yani milattan evvel 4. yüzyılın ikinci yarısına ilişkin yahut 4. yüzyılın ortalarına ilişkin katmanları kazmaya başladık.

Buradan amacımız de aslında Frig katmanlarını açığa çıkartmak ve ondan sonra daha öncesindeki Hitit katmanlarını tespit etmek. Evvel Frig katmanlarını açıp göstermeye çalışacağız.” sözünü kullandı.

‘UMUT VEREN BULGULAR ELDE ETTİK’

“Burası İç Anadolu ve burada işte bir kıyı kentlerindeki üzere sütunlu caddeler falan yok. Burada üst üste yerleşme kelam konusu. Şu an katmanlara ve bu mimari katmanlara ait de geç Frig, geç Akhamenid diyebileceğimiz seramiğe ulaşmış durumdayız.”

Baştürk, arkeologlar açısından kerpicin çalışması güç bir gereç olduğunun altını çizerek, “Aslında höyüklerin tamamı bir kerpiç yığınıdır. Bizim halkımız bunu çoğunlukla yığma toprak zanneder ancak ‘höyük’ dediğimiz şeyin esasen tamamı kerpiçtir.

Bunun içinde hangisi erimiş, hangisi yarım erimiş hangisi hiç erimeden kalmış onu tespit etmemiz gerekiyor. Bizim işimiz de o. Onu bulmaya çalışıyoruz.” diye konuştu.​