Toplumun dayattığı fizikî görünüm, yanlış diyetler, uzun vadeli gereksiz açlıkların; diyet yapılmayan devirde gereksiz yemek yeme atağını artıran kimi nedenler ortasında geldiğini söyleyen Uzm. Dyt. Buket Ertaş Sefer, “Sürekli yemek yeme isteği toplumun bir kısmında ne yazık ki gördüğümüz bir durum. Kimi açlıklar nitekim fizyolojik olarak muhtaçlık anında ortaya çıkarken, kimi yalancı açlıklar ise yalnızca ruhsal olabiliyor” diye konuştu.
Açlığın sebebinin yeterli irdelenmesi ve sebebe yönelik tahliller üretilmesi gerektiğinin altını çizen Uzm. Dyt. Buket Ertaş Sefer “Gerçekten acıktım mı, yoksa yalnızca kendimi memnun etmek için mi yemek yemek istiyorum? Sahiden acıktım mı yoksa mutluluğumu taçlandırmak mı istiyorum? Sahiden acıktım mı yoksa yalnızca ağız alışkanlığı mı? Yanıtlarınız sizin hakikaten fizyolojik olarak acıktığınızı gösteriyorsa sorun yok. Yemek yemekte yarar var. Ancak şimdi yemek yediyseniz, acıkmanız çok sık oluyorsa altında yatan öbür sebepler olabilir” diye konuştu.
Dünya geneline baktığımızda toplumun büyük bölümünde görülen ve görülme ivmesinin giderek arttığına işaret eden Uzm. Dyt. Sefer, daima açlık hissinin altında diyabete bağlı problemlerin yatabileceğine işaret etti.
“İnsülin direnci, hipoglisemi, hiperglisemi üzere durumlarda kişi hasta olduğunun farkında değilse ya da ilaçlarını nizamlı kullanmıyorsa açlık-tokluk düzenekleri tertibe girmeyebilir. Bu durumda da daima açlık hissi yaşanabilir. Bu nedenle daima açlık hissi yaşayan şahısların teşhis almış bir sorunu yoksa bile endokrinoloji uzmanına başvurmalarında fayda var.”
Kilo vermek isteyen ya da kilo denetimini sağlamak isteyen şahısların de yeteri kadar kalori almamaya bağlı olarak açlık hissi yaşayabileceğini anlatan Uzm. Dyt. Sefer, bahisle ilgili şu bilgileri verdi:
“Bu durumda dikkatli olayım derken aslında kendinizi, hücrelerinizi gereğince beslemiyor olabilirsiniz. Gerçek menü oluşturamadığınız vakit da doğal olarak daha sık yemek yeme isteği ile karşılaşıyor olabilirsiniz. Münasebetiyle diyet yaptığınız devirde kıymetli olan yanlışsız vakitte, hakikat gıdayı ve hakikat ölçüde almak olmalıdır. Aksi durumda yalnızca daima acıkma durumuyla karşılaşmakla kalmaz, yetersiz beslenmeye bağlı olarak farklı sıhhat problemleriyle da karşılaşabilirsiniz.”
“Yapılan araştırmalar yetersiz su tüketiminin açlık düzeneğini etkilediğini gösteriyor” diyen Uzm. Dyt. Buket Ertaş Sefer, “Su içmek aslında yemek yemek kadar kıymetli bir gereksinim olmasına rağmen daima ihmal ediliyor. Üstelik bunun yanında açlık hissi yaşanan durumlarda bazen asıl gereksinim sudur. Bu nedenle acıkma hissi geldiğinde evvel su içmeyi denemek gerekir. Ayrıyeten gün içinde de kâfi ölçüde su tüketmeye itina göstermek gerekir” diye konuştu.
Hipertiroidizm yani tiroit hormonlarının fazla çalışması durumunda da kişinin metabolizma suratı yükselip güç gereksinimi arttığı için sıklıkla açlık hissi yaşayabileceğine işaret eden Uzm. Dyt. Sefer, “Bu nedenle çarpıntı, kilo kaybı, yüksek kan basıncı, şişmiş tiroid bezi üzere şikayetleri olanların en yakın vakitte bir endokrinoloji uzmanına başvurmaları gerekir” dedi.
Kan şekerinin ani yükselmesini önlemenin tıpkı vakitte ani düşmesini de önlemek manasına geldiğini hatırlatan Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi’nden Uzm. Dyt. Buket Ertaş Sefer, kan şekerini istikrarda tutabildiğinde açlığın da denetim altında tutulabileceğini söyledi. Bunu sağlamada lifli (posalı) besinlerin öğünlerde bulunmasının çok büyük fayda sağlayacağını anlatan Dyt. Buket Ertaş, kelamlarına şöyle devam etti: “Posalı yiyecekleri tercih etmek midenin dolu kalma mühletini uzatıp, çabuk yemek yeme isteğini bastıracaktır. Sebzeler, tam tahıllı eserler ve kurubaklagiller yüksek lifli besinlerden bazılarıdır. Bilhassa sebzeyi ihmal etmek çabuk acıkmaya neden olabilir.”
Besleyici özelliklerinin yanı sıra uzun müddetli tokluk maksadını de karşılayan protein içeriği yüksek besinleri kâfi ölçüde almamanın da daima açlık hissi yaratabilecek etkenlerden biri olduğuna işaret eden Uzm. Dyt. Buket Ertaş Sefer, kelamlarını şöyle tamamladı: “Proteinler, besin kümeleri içinde sindirimi en geç yapılan kümedir. Kan şekerini karbonhidratlar kadar etkilemediğinden insülin dengesizliği de oluşturmazlar. Yumurta, yağsız kırmızı et, peynir, yoğurt, balık, beyaz et, kuru baklagiller üzere bitkisel proteinler haftalık menü planlamamızda kesinlikle yer alması gereken değerli protein kaynaklarıdır. Hasebiyle daima açlık hissi yaşıyorsanız bakabileceğiniz etkenlerden biri de günlük beslenme menünüzde kâfi ölçüde protein olup olmadığıdır.”
